Kadın Hastalıkları Ameliyatlarında İleri Düzey Laparoskopi

Son yıllarda, teknolojik gelişmeyle birlikte cerrahide de çok önemli adımlar atıldı. Bunların en önemlilerinden biri de halk arasında ‘kapalı’ veya ‘kansız’ ameliyat tekniği olarak bilinen ‘Laparoskopik Cerrahi’dir.

Günümüzde, halk arasında ‘kapalı’ ve ‘kansız’ ameliyat olarak bilinen ‘Laparoskopik Cerrahi’; yumurtalık kistleri, çikolata kisti, yumurtalık kanallarıyla ilgili sorunlar, miyom, rahimin alınması, rahim sarkması ve rahim kanseri gibi kadın hastalıklarının tümüne yönelik ameliyatların hemen hepsinde kullanılabilen ve öncelikle tercih edilen bir ameliyat yöntemi haline gelmiştir.

Sizin de bildiğiniz gibi eskiden ameliyatlar, vücudun sadece hastalıklı bölgesinden gerçekleştirilen büyük kesilerden yapılıyordu. Hastanın karın veya vücudunun belli bölgelerinde, hastalığının çeşidine göre, uzunluğu 15-25 santime kadar ulaşabilen büyük kesiler açmak gerekebiliyordu. Bu büyük kesiler nedeniyle de hasta normal yaşamına ancak 20-30 gün gibi uzun bir süreçten sonra dönebiliyor ve günlerce şiddetli ağrılarla baş etmek zorunda kalabiliyordu. Kesilerin büyüklüğü yüzünden, ameliyat sonrası yara yeri iltihaplanması ya da kanama gibi komplikasyonların oluşma riski de yüksek seyrediyordu. Bu komplikasyonlar oluşmasa da iyileşme sonrası ortaya çıkan ameliyat izi, estetik açıdan oldukça üzücü olabiliyordu.

Laparoskopik cerrahi tekniği, ilk kez jinekolojide uygulanmaya başladı; daha sonra genel cerrahi gibi diğer bölümlere de yayıldı. Tüm işlemler, göbek deliği altında açılan ve çapları sadece 0.5-1.5 cm arasında değişen 3-4 minik kesiyle yapılabiliyor. Bu sayede de geleneksel cerrahiyle kıyaslandığında hastaya birçok önemli avantaj sağlıyor. Tek tek bu avantajlara değinelim:

Yara izi yok denecek kadar az, iyileşme estetik açıdan yüz güldürücü: Açık cerrahide 15-25 santimetrelik kesi olurken, kapalı cerrahide ise bu rakam yarım santime düşüyor. Böylece daha estetik bir görünüm sağlanıyor.

Yara yeri iltihaplanma riski az: Karnın açılmaması ve kesi yerinin çok küçük olması sayesinde ameliyat sonrası enfeksiyon riski önemli ölçüde azalıyor. Yapılan çalışmalar, bunu net olarak gösteriyor.

Kesi yerinde, iyileşme sonrası oluşabilecek fıtık riski az: Minik kesiler fıtık riskini azaltıyor.

Kanama riski az: Optik kamera ile 0 ila 20 kat büyütme eşliğinde ameliyat yapılması daha detaylı görmeyi ve daha detaylı ameliyat yapmayı sağlıyor. Bu da hastadaki kanama miktarını büyük ölçüde azaltıyor.

Hastanede daha kısa yatış süresi: Kapalı ameliyat tekniğinde aynı günde taburcu olunabiliyor. Bunun nedeni de operasyon sonrasında ağrı, enfeksiyon ve kanama riskinin çok az olması.

Günlük yaşama daha kısa sürede dönüş: Kapalı ameliyatların en önemli avantajlarından biri de, hastaların günlük yaşama daha kısa sürede dönüş yapabilmeleri. Hastalar kapalı ameliyat sonrasında 1 hafta içinde işlerine ve günlük aktivitelerine dönebiliyor.

Açık ameliyat sonrasına çok daha fazla oluşabilen yapışıklık ve buna bağlı kısırlık, geçmeyen ağrı gibi riskleri az: Yumurtalık kistleri, miyomlar, yumurtalık kanallarındaki veya çevresindeki yapışıklıklar doğurganlığı etkileyebiliyor. Açık cerrahinin aksine kapalı cerrahide bu risk çok daha azdır. Ayrıca açık cerrahiye göre yumurtalıklar korunarak kistlerin çıkartılabilmesi, yumurtalık kanallarındaki tıkanıklıklar ve yapışıklıkların giderilebilmesi ve rahimin korunarak sadece miyomların alınabilmesi laparoskopik cerrahinin en önemli avantajlarındandır. Böylelikle doğurganlık korunarak hastanın çocuk sahibi olma şansı arttırılabiliyor.

Ancak ülkemizde ‘laparoskopik cerrahi’nin yaygınlığı henüz istenilen rakamlara ulaşamadı. Türkiye’de kapalı ameliyat oranı halen yüzde 15’lerde seyrediyor. Gelişmiş ülkelerde ise bu oran yüzde 30’lara çıkmış durumda. Bu cerrahiyi uyguluyoruz diyen pek çok merkezde de maalesef bu uygulama, tanı amaçlı karın içerisinin görüntülenmesi veya basit kistlerin tedavisi veya tüplerin bağlanması gibi temel düzey dediğimiz basit ilk aşamadan öteye geçememektedir. Pek çok konuda olduğu gibi maalesef bu konuda da epey geriden seyrediyoruz. Bölgemizde de durum düne kadar farklı değildi. Bunun pek çok sebebi var. En önemlisi, bu ameliyatları gerçekleştirebilmek için, ayrı bir cerrahi eğitim almak gerekmektedir. Avrupa ve dünyada, artık bu cerrahi tipini gerçekleştirebilecek hekimlere İleri Düzey Laparoskopik Cerrah (Advanced Laparoscopic Surgeon) diploması verilmesi için eğitim ve sınav standartları getirilmiştir. Bu sınavları geçen hekimler, bu konuda ayrı bir diploma alır. Son yıllarda ülkemizde de bununla ilgili pek çok girişim mevcuttur ancak henüz bir standart getirilememiştir.

Diğer önemli bir sebep, bu ameliyatların ciddi teknolojik yatırım gerektirmesidir. Bu yatırımı ekonomik olarak yapabilecek ve ileriyi görebilen kurum sayısı oldukça azdır. Bu vizyona sahip ve bu yatırımı yapmış Özel Egemed Söke Hastanesinde artık jinekolojik ameliyatların (yumurtalık kistleri, çikolata kistleri, yumurtalık kanallarıyla ilgili sorunlar, rahimin alınması, miyom, rahim sarkması ve rahim kanseri) neredeyse tamamını, ekibimle birlikte bu yöntemle yapmaktayım.

Avrupa standartlarında, güncel ve her açıdan hasta için daha avantajlı bu cerrahi tekniğin artık bu bölgede, ileri düzeyde ve sağlık güvencesi kapsamında uygulanabilir olması, en yakın alternatifi için şehir dışı seyahat gerektirmesi düşünüldüğünde; bölge halkının, hatta Aydın ilinin çok şanslı olduğunu düşünüyor, bunun öneminin de kısa zamanda anlaşılacağını umuyorum. Sağlıklı günler dilerim.

Op. Dr. Üzeyir KALKAN

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı İleri Düzey Jinekolojik Laparoskopik Cerrah

Soru ve Randevu Formu
Sizden Gelenler
S. S.

2004 yılında Kuşadası devlet hastanesinde sizin sayenizde hayata döndüm .Endometriosiz ameliyatı olmuştum Ozaman teşekkür etmiştim ama tekrardan size çok teşekkürler Çok ilgilenmiştiniz Sonsuz teşekkürler Üzeyir bey.

E.

Her iki doğumumda da kendisinin engin tecrübeleri ilgi ve hassasiyeti yoluma ışık tuttu ilk doğumum normal ikinci doğumum ise 11 yıl aradan sonra normal doğum ile başlayan ancak zorunlu olarak spinal sezaryen ile sonlanan bir operasyondu.Tecrübesi ve Zamanında müdahalesi sayesinde bebeğimiz hayata tutundu. Kendisine minnettarım.

S. R.

Tedavim sırasında içten ama profesyonel tavırları ile beni korkularımdan uzaklaştıran,ameliyat öncesi,sırası ve sonrasında son derece titiz davranan ve çok kısa sürede sağlığıma kavuşturan Sayın Üzeyir KALKAN'a çok teşekkür ederim. Türk Tıbbına başarılarıyla hizmet edeceğine inandığım Dr.Üzeyir KALKAN'ın adını duyacağımıza inanıyorum.Teşekkürler.

19.03.2021